TÜRK CEZA KANUNU KAPSAMINDA HEDEFTE SAPMA KAVRAMI

En temel anlamıyla sapmayı, kast edilen ile meydana gelen arasındaki fark olarak ifade edebiliriz. Başka bir söylemle; gerek hareket gerçekleştirilirken kullanılan araçların yetersizliği gerekse de yeterli bir aracın yanlış veya aracı etkisiz kılacak bir biçimde kullanılması sonucunda, failin hareketi yaparken güttüğü erekten tamamen bağımsız bir neticenin ya da hedeflenen neticenin yanında yine farklı bir neticenin meydana geldiği duruma hedefte sapma adı verilir.

Failin, A kişisini yaralamak amacıyla ateşlediği silahtan çıkan kurşunun; A ile beraber herhangi bir apartmanın camına isabet etmesi, sadece apartmanın camına isabet etmesi ya da B kişisini yaralaması hedefte sapma durumuna örnek olarak gösterilebilmektedir. Verilen örnekten yola çıkarak eklemek gerekir ki, failin; A yerine B’yi yaralaması tek neticeli sapma, A ile birlikte apartman camına da zarar vermesi çift neticeli sapma, hem B’ye hem B’nin yanındaki arkadaşına hem de apartman camına zarar vermesiyse çok neticeli sapma kapsamına girmektedir. Ayrıca kanun koyucu 765 sayılı Türk Ceza Kanunu (“TCK”) kapsamında düzenlediği hedefte sapma kurumunu, 5237 sayılı TCK hükümleri arasında açıkça düzenleme gereği görmese de, bu kurum ceza hukuku içerisinde hala varlığını sürdürmektedir.

Bilindiği üzere hedefte sapma, hata kurumu içerisine dahil edilmemiştir. Ancak sapma da tıpkı esaslı olmayan bir hata hali gibi kusurluluğu etkilememektedir. Çünkü sapmayla dış dünyaya suç olarak yansıyan hareket, sapmaya rağmen tüm tipik unsurları bünyesinde barındırmaktadır sadece mağdurun değişmesi fiili suç olmaktan çıkarmamaktadır.

Yapılan tanımlamalardan sonra hedefte sapma durumunda ilk paragrafta da değinildiği gibi özel bir düzenleme olmadığından, faile cezai yaptırım uygulanırken genel esaslardan yararlanılması gerektiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Konuyu daha da detaylandırmak gerekirse, tek neticeli sapma durumunda faile hem hedef aldığı hem de suçun neticesinin gerçekleştiği konu nedeniyle cezai yaptırım uygulanırken (İlgili durumda hedef aldığı konu açısından şartları oluşmuşsa teşebbüs hükümlerine başvurulması gerekmektedir.); çift veya çok neticeli sapma durumlarında teşebbüs hükümlerine gidilmeden, doğrudan meydana gelen sonuçlar göz önünde tutularak cezai yaptırım uygulanacaktır. Ayrıca hedefte sapmanın gerçekleştiği olayların cezai yaptırım aşamalarında, suçların içtimaı hükümlerinin de uygulanmasının gerektiği unutulmamalıdır.

Son olarak konunun netlik kazanması adına, ilgili emsal kararları alıntılamaktayız;

Yargıtay. 1. Ceza Dairesi, 08.05.2017 T., 2017/115 E., 2017/1481 K.; “Sanığın, mağdura bıçakla saldırdığı, ancak onun yerine hedefte sapma sonucu yanında bulunan kardeşi maktulü olası kastla öldürdüğü kabul edilen somut olayda, mağdura bıçakla saldıran sanığın, kavgayı ayırmak amacıyla aralarına giren ve mağdurun yanında bulunan maktulün ölebileceğini ya da yaralanabileceğini öngörmesine karşın, bunu göze alarak mağdura doğru birden çok bıçak savurma şeklindeki eyleminin suçla korunan hukuki menfaatler göz önünde bulundurulduğunda hukuki anlamda tek fiil sayılması mümkün olmayıp, TCK’nın 44. maddesinin uygulanma şartları oluşmadığı, maktul ve mağdura yönelik eylemleri sebebiyle ayrı ayrı değerlendirme yapılarak sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiştir.”

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 10.12.2013 T., 2102/1-1572 E., 2013/600 E.; “Sanığın kardeşi E. K.’ı öldürmek amacıyla iki el ateş ettiği, ancak onun yerine hedefte sapma sonucu yanında bulunan yengesi L. K.’ın olası kastla yaralanmasına neden olduğu somut olayda, kardeşini öldürmek amacıyla iki el ateş eden sanığın kardeşinin hemen yakınında bulunan yengesinin de ölebileceğini ya da yaralanabileceğini öngörmesine karşın, bunu göze alarak birden çok kez ateş etmesi eyleminin suçla korunan hukuki menfaatler göz önünde bulundurulduğunda hukuki anlamda tek fiil sayılması mümkün olmayıp, TCK’nın 44. maddesinin uygulanma şartları oluşmamıştır. Bu nedenle, sanığın katılan E. K.’a yönelik kasten öldürme suçuna teşebbüs ve L. K.’a yönelik olası kastla yaralama eylemlerinden ayrı ayrı cezalandırılmasına dair yerel mahkeme hükmü ile bu hükmü onayan Özel Dairenin kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.”

Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir