7499 SAYILI KANUN İLE GELEN DEĞİŞİKLİKLER-II-

Bir önceki yazımızda, kamuoyunda 8. yargı paketi olarak bilinen 7499 sayılı “Ceza
Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile gelen
değişikliklerin ilk dört maddesi ele alınmıştı (Lütfen Bkz). Bu yazımızda ise söz konusu
değişiklikleri içeren 7499 sayılı Kanun’un 5 ila 8. maddeleri arasında duracağız;

1) Önceki hali; “Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm
olan her ergin kısıtlanır. Cezayı yerine getirmekle görevli makam, böyle bir
hükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi atanmak üzere hemen yetkili
vesayet makamına bildirmekle yükümlüdür.” şeklinde olan Türk Medeni Kanunu
(“TMK”) 407. maddesi, 7499 sayılı kanunun 5. maddesi ile değişikliğe uğramıştır. Söz
konusu değişiklik sonrası ilgili kanun maddesi şu şekildedir; “(1)Kesinleşmiş hapis
cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişi, isteği üzerine
kısıtlanır veya kendisine kayyım atanır. (2) Toplam beş yıl veya daha fazla kesinleşmiş
hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişi, isteği
bulunmasa dahi kişiliğinin veya malvarlığının korunması bakımından gerekli
görülmesi hâlinde kısıtlanabilir. Cezayı yerine getirmekle görevli makam hapis
cezasının infazına başlandığını derhâl vesayet makamına bildirir. (3) Vesayet makamı
karar vermeden önce hükümlüyü dinler. (4) Bu Kanunun kayyımlığa ilişkin hükümleri
niteliğine uygun düştüğü ölçüde bu madde için de uygulanır.” Yapılan iş bu
değişiklik; 12.03.2024 tarihi ile yürürlüğe girmiştir.


2) 7499 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca TMK 409/2 fıkrası değişikliğe uğramıştır.
Söz konusu maddenin ilgili fıkrasının önceki hali; “Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı
sebebiyle kısıtlamaya ancak resmî sağlık kurulu raporu üzerine karar verilir. Bu
raporun tanzimi için gerektiğinde 436 ncı madde hükümleri uygulanır. Hâkim, karar
vermeden önce, kurul raporunu göz önünde tutarak kısıtlanması istenen kişiyi
dinleyebilir.” şeklinde iken son haliyle ilgili fıkra; “Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı
sebebiyle kısıtlamaya ancak resmî sağlık kurulu raporu üzerine karar verilir. Resmî
sağlık kurulu raporunun tanzimi için gereklilik bulunması halinde 436 ncı madde
hükümleri uygulanır. Hâkim, karar vermeden önce, kurul raporunu göz önünde
tutarak kısıtlanması istenen kişiyi dinleyebilir” şeklini almıştır. Yapılan iş bu
değişiklik; 12.03.2024 tarihi ile yürürlüğe girmiştir.


3) TMK 436/1-6. bendi; “Resmî sağlık kurulu raporunun alınabilmesini temin amacıyla;
kişinin vücudundan kan veya benzeri biyolojik örneklerle kıl, tükürük, tırnak gibi
örnekler alınabilir, kişiye gerekli tıbbi müdahaleler yapılabilir ve gerektiğinde kişi,
hekim ön raporu üzerine en fazla yirmi gün süreyle sağlık kuruluşuna yerleştirilebilir”
şeklinde iken 7499 sayılı Kanun 7. maddesi ile gelen değişiklikle söz konusu bent;
“Resmî sağlık kurulu raporunun alınabilmesini temin amacıyla; kişinin vücudundan
kan veya benzeri biyolojik örneklerle kıl, tükürük, tırnak gibi örnekler alınabilir, kişiye
gerekli tıbbi müdahaleler yapılabilir ve gerektiğinde kişi, hekim ön raporu üzerine en
fazla yirmi gün süreyle sağlık kuruluşuna yerleştirilebilir. Hekim ön raporu üzerine
verilen yerleştirme kararı derhâl ilgiliye ve yakınlarına bildirilir. İlgili veya yakınları,
bu karara karşı bildirimden itibaren on gün içinde denetim makamına itiraz edebilir,
yapılan itiraz kararın icrasını durdurmaz. İtiraz denetim makamınca ivedilikle karara

bağlanır.” şeklini almıştır. Yapılan iş bu değişiklik; 12.03.2024 tarihi ile yürürlüğe
girmiştir.


4) Eski hali “Özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûmiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişi
üzerindeki vesayet, hapis hâlinin sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkar.” olan
TMK 471. maddesi, 7499 sayılı Kanun 8. maddesi ile değişikliğe uğramıştır.
Değişiklik sonrası söz konusu hüküm; “Özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûmiyet
sebebiyle kısıtlı bulunan kişi üzerindeki vesayet, hapis hâlinin hukuka uygun bir
şekilde sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkar. Hapis hâlinin devamı süresince
aşağıdaki şartların varlığı hâlinde vesayet sona erdirilebilir: 1. Toplam beş yıldan az
olan hapis cezasının infazına bağlı olarak verilen kısıtlama kararları bakımından
kişinin isteminin bulunması, 2. Toplam beş yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis
cezasının infazına bağlı olarak verilen kısıtlama kararları bakımından kişinin talebi
üzerine kişiliğinin veya malvarlığının korunması sebebinin ortadan kalkması” şeklini
almıştır. Yapılan iş bu değişiklik; 12.03.2024 tarihi ile yürürlüğe girmiştir.

Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir