İŞLETİLME HALİNDE OLMAYAN ARACIN SEBEP OLDUĞU TRAFİK KAZASINDAN DOĞAN SORUMLULUK

Daha önceki yazımızda işletilen motorlu aracın sebep olduğu zararlardan doğan sorumluluğu açıklamıştık (Lütfen Bkz.), bu yazımızdaysa işletilme halinde olmayan aracın sebep olduğu trafik kazasından doğan sorumluluğu ele alacağız.

İşletilme halinde olmayan aracın sebep olduğu trafik kazasından doğan sorumluluk, Karayolları Trafik Kanunu’nun (“KTK”) “İşletilme halinde olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından dolayı işletenin sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin, kazanın oluşumunda işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığını veya araçtaki bozukluğun kazaya sebep olduğunu ispat etmesi gerekir.” şeklindeki 85. maddesinde hüküm altına alınmıştır. İşletilen aracın vermiş olduğu zararın aksine, işletilme halinde olmayan aracın meydana getirdiği zarardan sadece işleten sorumlu tutulmuş, teşebbüs sahibi bu sorumluluğun kapsamı dışında bırakılmıştır.

İşletilme kavramından anlaşılması gereken, aracın motor gücüyle hareket halinde olması durumudur. Freni boşalan aracın hareket etmesi ya da aracın insan veya hayvan gücüyle ittirilmesi durumunda, aracın işletilme halinde olduğunun söylenmesi mümkün değildir. Yapılan açıklamalardan sonra; duran aracın kapısının açılması sonucu bisikletin kapıya çarparak devrilmesi, park halindeki aracın yokuştan kayarak herhangi bir şeye zarar vermesi gibi olaylar işletilme halinde olmayan aracın sebep olabileceği zararlara örnek olarak gösterilebilmektedir.

Önemle belirtmek gerekir ki; işletilme halinde olmayan aracın sebep olduğu zararlardan dolayı, işletenin sorumluluğuna gidilebilmesi için, meydana gelen zararın mutlaka işletenin kusurundan dolayı meydana gelmesi gerekmektedir. Ayrıca yukarıda alıntılan maddede de belirtildiği gibi, işletenin kusurunun varlığı karine olarak kabul edilmediğinden; zarar gören kişi, zararının işletenin kusuru nedeniyle meydana geldiğini ispat etmekle yükümlüdür.

Son olarak araçtaki bozukluklardan dolayı meydana gelen zararlardan ötürü de, işletenin sorumlu olduğu kabul edilmektedir (Araçtaki bozukluğun, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan kaynaklanması halinde, işletenin zarardan sorumlu tutulması mümkün değildir.).

İşletenin kusuru durumunda, kendisinin sorumluluğuna gidilebileceğine dair hükmün daha net anlaşılabilmesi adına, Yargıtay’ın ilgili kararını alıntılamaktayız; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 13.5.1997 T., 1997/2949 E. 1997/2548 K.; “KTK 85/3. maddesine göre, işletilme halinde olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından dolayı işletenin sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin kazanın oluşumunda işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığını veya araçtaki bozukluğun kazaya neden olduğunu ispat etmesi gerekir. Başka bir deyişle işletilme halinde olmayan bir aracın işleteni ancak, kusurun varlığı veya araçtaki bozukluğun kazaya sebebiyet verdiği hallerde sorumlu tutulabilir. Dava konusu olayda davalı tarafından saat 20 dolaylarında evin önüne aracın park edildiği, gece yarısı saat 3’te araçta yangın çıktığı anlaşılmaktadır. Uzman bilirkişinin raporuna göre ise, yangın çıkmasında davalıya yükletilebilecek bir kusurun varlığı kabul edilmiş değildir. Davacı sigortacı ise bu hususu başka delil göstererek kanıtlayamamıştır. O halde park halindeki davalı aracının yanması ve davacı sigortalı araca yangının sirayet etmesinde davalı araç malikinin kusurlu olduğunun veya araçtaki bozukluğun buna sebep olduğu kanıtlanamadığına göre, davanın reddine karar verilmelidir.” şeklinde hüküm kurmuştur.

Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir