ZAMANAŞIMI DEFİ’NİN ISLAHLA İLERİ SÜRÜLMESİ

Alacak hakkının kanunda öngörülen sürelerde istenmemesi halinde söz konusu alacak zamanaşımına uğrar. Zamanaşımına uğrayan bu alacak hakkının devlet himayesi altında ileri
sürülerek istenmesi halinde mahkeme alacağın zamanaşımına uğradığını re’sen gözetemeyecektir.

Bu sebeple zamanaşımının mahkeme tarafından dikkate alınabilmesi ancak taraflarca ileri sürülmesi halinde mümkün olacaktır. Zamanaşımı def’inin ileri sürülmesi hususunda kanun koyucu özel bir düzenlemeye yer vermediği için bu zamanaşımı defi’nin savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında
değerlendirilmesi gerekmektedir.


Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”) 141/1 fıkrasında; “…Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez” denilmişe de HMK 141/2 fıkrasında; ıslah ile karşı tarafın açık rızasının iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağının istisnasını oluşturduğu kaleme alınmıştır.
HMK 176 maddesinde; “Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir” denilerek ıslah ile taraflardan her birinin iddia ve savunmasını genişletebileceği belirtilmiştir. Burada önem arz eden ve dikkat edilmesi gereken husus ıslah işlemini yapabilme yetkisinin ayrımcılık yapılmaksızın taraflardan her birine tanınmasıdır. Bu sebeple bir alacak hakkına karşı ileri sürülecek zamanaşımı def’inin ıslahla ileri sürülebilmesi pek tabii mümkün olacaktır. Bu konudaki bazı Yargıtay kararları ve doktrin görüşleri şöyledir;


 “…Davalı vekili 12.11.2007 tarihli dilekçe ile ıslah yoluyla zamanaşımı def’ini ileri sürmüştür. Mahkemece, davalının anılan dilekçesi dikkate alınmamıştır. Islah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işleminin karşı tarafın oluruna bağlı olmaksızın tamamen veya kısmen düzeltilmesine denir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 83 ve devamı maddelerinde düzenlenen ıslah müessesesi sadece davacıya hak tanımaz. Usulünce yapılmış davalı ıslahı da geçerlidir. Esasa cevap süresi içinde ileri sürülmediğinden davacı tarafın savunmanın genişletilmesi yönündeki itirazı ile karşılaşması mümkün olan zamanaşımı def’inin ıslah yoluyla yapılmasında usule aykırı bir yön bulunmamaktadır…”
[Y 9. HD, 24.2.2009, E. 2008/11118, K. 2009/3369]


 “…Davalı vekili cevap dilekçesini ıslah ederek, zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Mahkemece, ıslah yolu ile zamanaşımı def’inin ileri sürülemeyeceği, davacı taraf lehine usulü kazanılmış hak doğduğundan bahisle, ıslah talebinin reddine karar verilmiştir. HUMK’nun 202/3. maddesinde, savunmanın genişletilmesi yasağının istisnaları arasında ıslah sayılmıştır. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları da bu yöndedir. Cevap dilekçesinde zamanaşımı def’inde bulunmamış davalı tarafın, ıslah yoluyla zamanaşımı def’inde bulunabileceği kabul edilmektedir. Mahkemece, davalının ıslah talebinin kabul edilmemesi de doğru değildir…” [Y 3. HD, 27.10.2008, E. 2008/17610, K. 2008/17930]


 İlhan Postacıoğlu; “Davalı verdiği cevap layihasında muayyen bir def’i, mesela müruruzaman def’ini serd etmemişse bunu bilahare, ancak karşı tarafın muvafakatı veya müddetinde verdiği cevap layihasını ıslah etmek sureti ile ileri sürebilir” diyerek unutulan zamanaşımı def’inin daha sonra ıslah yoluyla ileri sürülebileceği görüşünü benimsemiştir. (POSTACIOĞLU, İlhan, Medeni Usul Hukuku Dersleri, 6. B., 1975, s. 419.)


 Baki Kuru; “Davalının cevap layihasında zamanaşımı def’inde bulunmayı unutmuş veya borcun zamanaşımına uğradığını cevap layihası verdikten sonra fark etmiş; sonradan zamanaşımı def’inde bulunmuş ve bu savunmasına savunmanın genişletilmesi nedeniyle davacı rıza göstermemişse, bu takdirde, davalının cevap layihasını ıslah ederek zamanaşımı def’inde bulunabilir” (Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. B., Beta Yayınevi, İstanbul 2001, C. IV, s. 3967, 4038.)

İlgili yazılarımız için;

Lütfen Bkz…

Lütfen Bkz…

Lütfen Bkz…

Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir