REKABETİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN VE KAPSAMI (II)

Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (“RKHK”) ve kapsamına ilişkin ilk yazımızda, anılan Kanun’un amacı ve rekabeti sınırlayan, bozan veya kısıtlayan hallerin neler olduğuna dair bir takım açıklamalar yapmıştık, (Bkz: İlgili Yazımız…) okumanızı tavsiye ederiz. Bu çalışmamızda ise, rekabet hukukunda hakim durumun kötüye kullanılmasına ilişkin bazı bilgilendirmeler yapacağız.

Burada öncelikle hakim durumun ne olduğunu belirtmek lazım gelmektedir. Hakim durum, RKHK’nun 3. maddesinde “Belirli bir piyasadaki bir veya birden fazla teşebbüsün, rakipleri ve müşterilerinden bağımsız hareket ederek fiyat, arz, üretim ve dağıtım miktarı gibi ekonomik parametreleri belirleyebilme gücünü, … İfade eder.” şeklinde tanımlanmıştır. Kısaca ifade etmek gerekirse, hakim durum; bir ya da birden fazla teşebbüsün rakip ve müşteri gibi faktörlerden sıyrılarak ilgili piyasada ekonomik gücü elinde bulundurması halidir.

Burada önemle bildirmek istediğimiz konu, RKHK’da teşebbüs veya teşebbüslerin ilgili piyasalarda hakim duruma gelmelerinin yasaklanmadığı, sadece bu durumun kötüye kullanılması halinin hukuka aykırı ve yasak kılındığıdır. Nitekim bahsedilen durum, RKHK’nun 6. maddesinde “Bir veya birden fazla teşebbüsün ülkenin bütününde ya da bir bölümünde bir mal veya hizmet piyasasındaki hakim durumunu tek başına yahut başkaları ile yapacağı anlaşmalar ya da birlikte davranışlar ile kötüye kullanması hukuka aykırı ve yasaktır.” biçiminde düzenlenmiş ve aynı maddenin devamında “Kötüye kullanma halleri özellikle şunlardır: a) Ticari faaliyet alanına başka bir teşebbüsün girmesine doğrudan veya dolaylı olarak engel olunması ya da rakiplerin piyasadaki faaliyetlerinin zorlaştırılmasını amaçlayan eylemler, b) Eşit durumdaki alıcılara aynı ve eşit hak, yükümlülük ve edimler için farklı şartlar ileri sürerek, doğrudan veya dolaylı olarak ayırımcılık yapılması, c) Bir mal veya hizmetle birlikte, diğer mal veya hizmetin satın alınmasını veya aracı teşebbüsler durumundaki alıcıların talep ettiği bir malın veya hizmetin, diğer bir mal veya hizmetin de alıcı tarafından teşhiri şartına bağlanması ya da satın alınan bir malın belirli bir fiyatın altında satılmaması gibi tekrar satış halinde alım satım şartlarına ilişkin sınırlamalar getirilmesi, d) Belirli bir piyasadaki hakimiyetin yaratmış olduğu finansal, teknolojik ve ticari avantajlardan yararlanarak başka bir mal veya hizmet piyasasındaki rekabet koşullarını bozmayı amaçlayan eylemler, e) Tüketicinin zararına olarak üretimin, pazarlamanın ya da teknik gelişmenin kısıtlanması.” şeklinde hakim durumun kötüye kullanılması hallerinin neler olduğu genel olarak sayılmıştır.

Kötüye kullanma halinin sadece bu sayılanlarla sınırlı olmadığı da, hükmün lafzındaki “özellikle” kelimesinden açıkça anlaşılmaktadır. Daha açık bir deyişle, piyasaya hakim konumda olan teşebbüs(ler) tarafından bu durumun kötü niyetli olarak kullanıldığı başka haller de ortaya çıkabilecektir.

  Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir