Normal şartlarda, iflas etmek suç olarak değerlendirilmemektedir. Ancak, müflis iflasına kendi hileli veya taksirli hareketleri ile sebep olmuşsa, bu durumda hileli iflas veya taksirli iflas gerçekleşmiş olur ve taksirli iflas suça konu olan bir davranıştır. Daha önceki bir yazımızda (Bkz. ilgili yazımız…) taksiratlı iflas suçuna değinmiştik. Bu yazımızda ise hileli iflas suçuna dair açıklamalarda bulunacağız.
Hileli iflas hali, taksirli iflas halinden farklı olarak, tacirin iflasa konu davranışları iflas etme kastıyla ve isteğiyle yerine getirmesini içerir. Başka bir deyişle tacir, iflas etmeyi ister ve davranışlarını iflas etmek için özellikle yapar. Hileli iflas suçu da tıpkı taksirli iflas suçu gibi tacirlerin birbirlerine duydukları güveni korumak amacıyla düzenlenmiş bir suçtur.
Hileli iflas suçunu oluşturan haller İcra ve İflas Kanunu’nun 311. maddesinde teker teker sayılmıştır: Madde 311: “İflasından evvel veya sonra alacaklılarını zarara sokmak kasdiyle ve hususiyle aşağıdaki suretlerle hileli muamelelerde bulunan kimse hileli müflis sayılır ve Türk Ceza Kanununa göre cezalandırılır:
- Alacaklıların müşterek rehini makamında olan mallarını tamamen veya kısmen kaçırır, gizler veya tahrip ederse;
- Alacaklıların zararına olarak hakikata aykırı makbuzlar verir veya yazı ile borç ikrar ederse;
- Muvazaalı satışlar, muameleler yahut bağışlamalar yaparsa;
- Evlenme mukavelesinde hakikaten getirilmemiş bir çeyizi getirilmiş gibi tanır ve karı da bu mukaveleyi kocasının alacaklılarına karşı istimale kalkışırsa;
- Hakikata aykırı borç ikrar etmek yahut muvazaalı muameleler ve mukaveleler yapmak suretiyle alacaklılarını zarara sokarsa;
- Borcu mevcudu ile alacağından ziyade olduğunu bildiği halde ehemmiyetli kıymeti haiz ticari mallarını yahut fabrikasının mahsullerini hem satış gününün piyasasından, hem de malolduğu veya satınalındığı kıymetten pek aşağı bir fiyatla satmak suretiyle mevcudunu israf ederse;
- Konkordato mukavelesi haricinde alacaklıya hususi menfaatler temin ederse;
- Hakikate aykırı muhasebe ve sahte bilançolarla aktifini hakikatte olduğundan fazla veya noksan gösterirse.”
Yukarıda sayılan davranışlar gerçekleştirilirse kişinin iflası hileli kabul edileceğinden, Türk Ceza Kanunu’nun 161. maddesi de gündeme gelecektir. 161. maddede de tıpkı 311. maddede olduğu gibi hileli iflas suçunun varlığı için gerçekleşmesi gereken haller sayılmıştır: “Hileli iflasın varlığı için;
- a) Alacaklıların alacaklarının teminatı mahiyetinde olan malların kaçırılması, gizlenmesi veya değerinin azalmasına neden olunması,
- b) Malvarlığını kaçırmaya yönelik tasarruflarının ortaya çıkmasını önlemek için ticari defter, kayıt veya belgelerin gizlenmesi veya yok edilmesi,
- c) Gerçekte bir alacak ve borç ilişkisi olmadığı halde, sanki böyle bir ilişki mevcutmuş gibi, borçların artmasına neden olacak şekilde belge düzenlenmesi,
- d) Gerçeğe aykırı muhasebe kayıtlarıyla veya sahte bilanço tanzimiyle aktifin olduğundan az gösterilmesi gerekir.”
Hileli iflas suçu, taksirli iflas suçuyla paralellik gösterse de taksirli iflastan farklı olarak 311. maddenin devamında düzenlemeler getirilmiştir: “Bir numaralı bentte yazılı suçları yapanlar müflisin evi halkından kimseler ise müflis gibi cezalandırılırlar. Türk Ceza Kanununun iştirak hükümleri dışında kalsa dahi, müflisin aktifini azaltmak maksadiyle ona ait taşınır ve taşınmaz malları kısmen veya tamamen saklıyan veya kaçıran ve muvaza ile temellük eden veya bu hususlarda yataklık veya tavassut eden veya iflas masasına müracaat ile kısmen veya tamamen asılsız alacaklarını kaydettiren veya müflisin tediye kabiliyetini azaltmak maksadiyle kendi adına veya müstear adla ticari faaliyetlere girişen kimseler hakkında dahi aynı cezalar uygulanır.”
Bu maddeye dayanarak ifade edebiliriz ki, yalnızca hileli iflas eden müflisin değil, müflise yardım eden ev halkı, müflisin suçu işlemesine yardımcı olan yardım ve yataklıkta bulunan herkes, müflisle eşdeğer olarak suç işlemiş kabul edilerek, 161. madde kapsamında yargılanırlar: “Malvarlığını eksiltmeye yönelik hileli tasarruflarda bulunan kişi, bu hileli tasarruflardan önce veya sonra iflasa karar verilmiş olması halinde, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Hukuk Desteği
iletisim: [email protected]