2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’yla (“Kanun”) düzenlenmiş olan idari yargı dava türleri Kanun’un 2. maddesinde sayıldığı üzere iptal davaları, tam yargı davaları ve idari sözleşmelerden doğan davalardır. Bu yazımızda siz değerli okuyucularımıza tam yargı davaları hakkında bilgilendirmede bulunuyor olacağız.
Tam yargı davası, idarenin herhangi bir işlemi veya eylemi sonucu menfaati ihlal edilen kişinin, uğradığı maddi veya manevi zararın idare tarafından tazmin edilmesi amacıyla açtığı idari yargı dava türüdür. Tam yargı davası iptal davasıyla birlikte açılabileceği gibi, daha önce açılmış iptal davasının karara bağlanmasından sonra da açılabilir.
Tam yargı davasında, idari işlem veya eylem sonucu uğranılan zararın tazmin edilmesi veya idarenin işlem veya eylemi sonucunda idarenin mal varlığına geçen herhangi bir parasal değerin geri alınması (istirdat) talep edilebilir. Taleplerin mahkeme tarafından kabul edilmesinin dayanağı idari işlem veya eylemi gerçekleştiren idarenin hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluğudur.
Tam yargı davası, iptal davası için öngörülen süreler içerisinde; idare, vergi mahkemeleri veya Danıştay’da açılabilir. Tam yargı davası iptal davasından sonra açılmışsa, tam yargı davasını açma süresi, iptal davasının karara bağlanması ve tebliğinden itibaren 60 gündür.
Tam yargı davalarında mahkeme, ilgilinin zararının tazmin edilmesine veya varsa istirdat talebinin yerine getirilmesine karar verir. İptal davalarında olduğu gibi tam yargı davalarında da idari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup idari mahkemeler, yerindelik denetimi yapamazlar, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.
İptal davalarına ilişkin yazımız için (Bkz…)
İdari sözleşmelerden doğan davalarla ilgili yazımız için (Bkz…)
İdare Hukuku’nda üst makama başvuru yazımız için (Bkz…)
Hukuk Desteği
iletisim: [email protected]