Vesayet ve vasi kavramlarının içeriğine ilişkin, bu konuyu ayrıntılı şekilde ele aldığımız bir diğer yazımızı (Bkz: Diğer yazımız…) okuyarak bilgi edinebilirsiniz.
Her ne kadar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 382. madde 2. fıkra b/19 bendi gereğince, vesayet işlerinin çekişmesiz yargı işlerine tabi olduğu ve 362. madde 1. fıkra ç bendiyle çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararların temyiz edilemeyeceği düzenlenmişse de; vesayet işlerinin içinde bulunan vasi atama kararına karşı, itiraz ve istinaf yolları açık kılınmıştır. Ancak söz konusu maddelerle de net şekilde ortaya konulduğu üzere, vasi atama kararına karşı taraflar temyiz kanun yoluna başvuramayacaktır.
Vesayet konusu, kanun koyucu tarafından 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (“TMK”) 396 ile 494. maddeleri arasında düzenlenmiştir. TMK’nın 422. maddesi “Vasiliğe atanan kişi, bu durumun kendisine tebliğinden başlayarak on gün içinde vasilikten kaçınma hakkını kullanabilir. İlgili olan herkes, vasinin atandığını öğrendiği günden başlayarak on gün içinde atamanın kanuna aykırı olduğunu ileri sürebilir…” hükmüne haizdir. Bu madde uyarınca, ilgili olan herkes itiraz hakkını kullanabileceği gibi, vasiliğe atan kişi de vasilikten kaçınabilecektir. Ancak burada 10 günlük süreye riayet etmenin çok önem taşıdığını da belirtmek isteriz. Zira sürenin kaçırılması durumunda, itiraz veya kaçınma başvurusu dikkate alınmayacaktır.
Vesayet makamı olan Sulh Hukuk Mahkemesi itiraz veya kaçınma halinde, bunların nedenlerini inceleyip itiraz veya kaçınmanın haklı yahut haksız olduğuna karar verir. Haklı bulması durumunda yeni bir vasi ataması yapacak, aksi bir karar vermesi halinde talebin reddine ilişkin kararıyla birlikte dosyayı denetim makamı olan ilgili Asliye Hukuk Mahkemesine gönderecektir. Burada artık denetim makamı itiraz veya kaçınma talebini ret veya kabul şeklinde kesin olarak karara bağlayacak ve kararını vesayet makamı ile vasiliğe atanmış kişiye bildirecektir.
Diğer yandan istinaf yolu da açık olduğundan, taraflarca istinaf başvurusu yapılması halinde de; HMK 350. madde 1. fıkra “İstinaf yoluna başvurma, kararın icrasını durdurmaz.” ile TMK 423 madde“Vasiliğe atanan kimse, vasilikten kaçınmış veya atanmasına itiraz edilmiş olsa bile, yerine bir başkası atanıncaya kadar vasiye ait görevleri yerine getirmekle yükümlüdür.” hükümleri gereğince ve itiraz başvurusunun ilgililerce öğrenmeden itibaren her zaman yapılabilmesi ve bu doğrultuda itirazın beklenmesinin de söz konusu olmaması sebebiyle, vasinin göreve başlaması için vasi atama kararının kesinleşmesi şart görülmemektedir.
Hukuk Desteği
iletisim: [email protected]