Ehliyet; ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin kendi fiilleriyle hak edinip borç altına girebilmesidir. Bu doğrultuda, bir taşınmaza yönelik satış işlemlerinin geçerli ve hukuka uygun şekilde sonuç doğurabilmesi için tarafların hem satış sözleşmesini imzalamaları hem de tapuda devir işlemini gerçekleştirmeleri sırasında ehliyetli olmaları gerekmektedir. Aksi takdirde, ehliyetsiz kişinin yaptığı taşınmaz satış işlemi hukuka aykırı olacağından tapu iptal ve tescil davasına konu edilebilecektir.
Söz konusu dava, dava konusu taşınmazın ehliyetsiz şekilde devrini gerçekleştiren kişi (eski malik) tarafından tapuda ilgili taşınmazın maliki olarak görünen kişiye karşı açılmalıdır. Malik olarak görünen kişi ölmüşse de, dava bu kişinin mirasçılarına karşı açılmalıdır. Ancak burada ehliyetsiz kişiye, davada davacı sıfatına haiz olabilmesi için öncelikle vasi tayin edilmesi, vasinin bu davada ehliyetsiz kişiyi temsil edebilmek için ilgili mahkemeden bu yönde izin alması gerekmektedir. Vasinin vesayet ve denetim makamından izin almasını gerektiren durumlar için lütfen (Bkz: İlgili Yazımız…)
Peki bu davada görevli ve yetkili mahkeme neresidir? 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 2. madde “(1) Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.”ve 12. madde “(1) Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” hükümleri uyarınca, ehliyetsizlik sebebine dayalı tapu iptal ve tescil davası taşınmazın bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmalıdır.
Bu tür davalarda çok tartışılan bir diğer husus da, herhangi bir zamanaşımı ya da hak düşürücü sürenin bulunup bulunmadığıdır. Bu bakımdan, anılan davaların herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmadığını özellikle belirtmek isteriz. Açıklamalarımız doğrultusunda; “… Hemen belirtmek gerekir ki, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı açılacak tapu iptal ve tescil davalarının herhangi bir hak düşürücü veya zamanaşımı süresine tabi olmaksızın her zaman açılabileceği tartışmasızdır. …” (Yargıtay 1. H.D. 06.06.2013 T. 2013/3836 E. 2013/9347 K.)
Yargılama sırasında ehliyetin tespiti için mahkeme; taraf tanık anlatımlarıyla birlikte resmi sağlık kurumları tarafından düzenlenen doktor raporları, reçeteler, hasta gözlem kağıtları gibi ehliyetsizliği iddia edilen kişiye ait bir takım sağlık belgelerine ve bu doğrultuda düzenlenen bilirkişi raporlarına başvuracaktır.
Ayırt etme gücünün bulunmaması sebebiyle ehliyetsiz olan kişinin yaptığı satış işlemi, en başından yok hükmünde olduğu için devir alanın iyi niyetli 3. kişi olması da işlemi geçerli hale getirmeyecektir. Nitekim konuya ilişkin Yargıtay’ın emsal nitelikteki bir kararına da yer vermek isteriz: “Medeni Kanunun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmaz …” (Yargıtay 1. H.D. 06.07.2011 T. 2011/6962 E. 2011/7929 K.)
Hukuk Desteği
iletisim: [email protected]