TAHLİYE DAVALARINDA KİRALAYANIN KİRADA OTURMASI

Konut ve işyeri kiralarında kiralanan taşınmazın tahliyesi için yollardan ve kiracının tahliye sebeplerinden bahsetmiş (Lütfen Bkz…), kira sözleşmesinin gereksinim nedeniyle feshine ilişkin detaylı açıklamalara yer vermiştik (Lütfen Bkz…).

Türk Borçlar Kanunu’nun 350/1. maddesine göre kiraya verenin;

  • Kendisi
  • Eşi
  • Altsoyu
  • Üstsoyu
  • Kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu kişiler için ihtiyaç bulunması halinde kiraya veren kira sözleşmesini feshedebilecektir.

Ancak, kiraya verenin kira sözleşmesini gereksinim sebebiyle feshedebilmesi için birtakım şartların varlığı aranır. Bu şartlardan ilki gereksinimin zorunlu ve samimi olmasıdır. Gereksinimin zorunlu ve samimi olmasının bir ölçütü bulunmamakla birlikte somut olaya göre hakimin takdiriyle gereksinimin derecesi belirlenmektedir.

Bununla birlikte, kiralayanın kendisinin de kiracı olması, söz konusu gereksinimin zorunlu ve samimi olduğuna dair bir karine teşkil etmektedir. Böyle bir ihtimalde kiralayan, kiralanan taşınmaza gereksinimi olduğunu, bu gereksinimin zorunlu ve samimi olduğunu karineye dayalı yaklaşık olarak ispat etmiş sayılacak ve ispat yükü kiracı aleyhine yer değişecektir.

Konuya ilişkin yerleşik Yargıtay kararlarından bir örnek aşağıda alıntılamaktayız:

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018/1050 E., 2018/2136 K.; “Somut olayda; davacılardan …’in dava konusu taşınmazda 14.03.2014 başlangıç tarihli ve süresiz intifa hakkı sahibi olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. İntifa hakkı sahibi …, 01.04.2014 tarihinde keşide ettiği ihtarname ile taşınmaza olan ihtiyacını davalıya bildirmiş, yargılama aşamasında ise halen başka bir taşınmazda kiracı olduğunu belirterek kiralananın tahliyesini istemiştir. Davacı …’in kirada oturmakta olduğu hususu dosya kapsamı ile sabittir. Konut ihtiyacına dayalı davalarda ihtiyaçlının kirada oturması ihtiyacın varlığı açısından yeterlidir. Kaldı ki; davacının taşınmaza ihtiyacının olduğu tanık beyanları ile de doğrulanmıştır. Bu durumda ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kabulü ile davalının tahliyesine karar vermek gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”

Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir