TRAFİK KAZASINDAN KAYNAKLANAN KAZANÇ KAYBI (YATIŞ BEDELİ)

Daha önceki yazılarımızda, trafik kazasından kaynaklanan maddi hasarların onarımından yahut tazmininden ve meydana gelen araç değer kayıplarından ve sigorta şirketinin sorumluluğundan bahsetmiştik.

(Lütfen Bkz…)

(Lütfen Bkz…)

Bu yazımızda ise, uygulamada yatış bedeli olarak bilinen, gelir kaybı yahut kazanç kaybı olarak da adlandırılan gerçek zarar türünden söz edeceğiz. Kazanç kaybı, ticari amaçlarla kullanılan araçların, kaza sonucu uğradığı maddi hasarların onarımı esnasında geçen süre boyunca kullanılamaması veya işletilememesi sebebiyle yaşanan maddi kayıp (örneğin; bir ticari taksinin yahut araç kiralama firmasına ait bir aracın, meydana gelen bir kaza nedeniyle tamirde geçirdiği süre boyunca ticari kazançtan yoksun kalması) olarak tarif edilebilmektedir.

Sigorta poliçelerinde genellikle teminat altına alınmadığı için kazanç kaybının sigorta şirketinden talep edilebilmesi mümkün olamamaktadır.

Yargıtay 4. HD. 2021/26464 E., 2022/11237 K.; “…araç mahrumiyetine ilişkin zarar dolaylı zarar olup trafik sigortasının teminatı dışında kalmaktadır. …

Bu nedenle kazanç kaybı, kazada kısmen yahut tamamen kusuru bulunan aracın malikinden (ruhsat sahibinden) veya kaza anında aracı sevk ve idaresinde bulunduran sürücüsünden talep edilebilmektedir. Kazanç kaybı talep edilecek olan aracın, meydana gelen kazada tam kusurlu olması şart olmayıp, kısmen kusurlu olması halinde de kusur oranına denk gelen ölçüde kazanç kaybından sorumluluğu bulunmaktadır.

Yargıtay 17. HD. 2015/17333 E., 2016/3648 K.; “… Bir şeyin kısmen hasar görmesi halinde, kullanılamamasından doğacak zararlar sorumlu kişiden talep edilebilir. Motorlu araç zarar görmüş ise aracın kullanım amacına göre araçtan mahrumiyet zararı belirlenmelidir. …”

Kazanç kaybı istemiyle açılacak davalarda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun madde 2/1; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmü ile madde 16; “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü uyarınca, kazanın meydana geldiği yer veya zarar görenin (davacının) yerleşim yerinde bulunan Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli ve yetkilidir.

Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir