KISITLININ ZARAR GÖRMESİ HALİNDE VASİ İLE DEVLETİN SORUMLULUĞU NEDİR?

Vesayet kurumunda asıl amaç kısıtlının hak ve menfaatlerinin güvenli şekilde temini olduğundan, vasi; vasilik görevini yerine getirirken kusurlu davranışıyla vesayet altındaki kişiye (kısıtlıya) verdiği zararlardan sorumlu olacaktır. Burada vasinin sorumluluğunun doğması için hukuka aykırı bir fiil, kusur, zarar ve bu üç unsur arasında nedensellik bağı aranacaktır. Daha açık bir deyişle, vasinin kusuruyla vesayet altındaki kişinin zararına sebep olduğu hukuka aykırı işlemler dolayısıyla aleyhinde tazminat davası açılabilecektir. Vasinin kusuru olmasa bile, görevini yapmakta yetersizliğe düşerek vesayet altındaki kişinin hak ve menfaatlerini zayi etme riski doğurması halinde, vesayet makamı konumundaki ilgili Sulh Hukuk Mahkemesinin vasiyi görevden alabileceğini ise bir başka yazımızda açıklamıştık (Bkz: Bir Diğer Yazımız…), dilerseniz okuyabilirsiniz.

Kısıtlının zararının oluşmasına vasi tek başına sebebiyet verebileceği gibi vesayet makamı diğer bir deyişle devlet de sebep olabilecektir. Zira unutulmamalıdır ki, vesayet makamı da kısıtlının zararının doğmasına ihmal, kaçınma ya da kasıtlı bir hareketiyle pekala neden oluşturabilecektir.

Vasi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “vasinin sorumluluğu” başlıklı 467. madde “Vasi, görevini yerine getirirken kusurlu davranışıyla vesayet altındaki kişiye verdiği zarardan sorumludur. Kayyım ve yasal danışmanlar hakkında da aynı hüküm uygulanır.” hükmü dayanak kılınarak sorumlu olacaktır.

Devletin sorumluluğu ise anılan Kanun’un 468. maddesinde “Devlet, vesayet dairelerinde görevli olanların hukuka aykırı olarak sebebiyet verdikleri zararlardan doğrudan doğruya sorumlu olduğu gibi; vasi, kayyım ve yasal danışmanlara tazmin ettirilemeyen zararlardan da sorumludur.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu hükümle, devletin doğrudan ve dolaylı olmak üzere, 2 türlü sorumluluğu öngörülmüş olup; devlet, vesayet dairelerinde görev yapanların hukuka aykırı işlemlerinden doğan zararlarından birinci derecede, vasi, kayyım ve yasal danışmanlara tazmin ettirilmeyen zararlardansa ikinci derecede sorumlu olacaktır. Ancak burada, devletin zararın oluşmasında kusurlu olan kişi/kişilere rücu hakkı da gündeme gelecek; eğer zararın meydana gelmesine kusurlu davranışıyla neden olan kişi sayısı birden fazlaysa bu şahıslar devlete karşı müteselsilen sorumlu durumda olacaktır.

                                                                                                            Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir