AVUKATIN HAKSIZ YERE BAROYA ŞİKAYET EDİLMESİ KİŞİLİK HAKKI İHLALİ OLUŞTURUR MU – I

En yaygın tanımıyla kişilik hakkı, kişinin; maddi, manevi ve iktisadi varlığı üzerindeki haklarıdır. Kişilik haklarının kapsamına kişinin; yaşamı, vücut bütünlüğü, sağlığı, yaşam alanı, resmi, şeref ve haysiyeti üzerindeki hakları girmektedir. Haksız yere baroya şikayet edilmesi sonucunda avukatın ihlal edilen kişilik hakkıysa, şeref ve haysiyeti üzerindeki hakkıdır. Şeref ve haysiyet gündelik yaşamda birbirlerini karşılar anlamlarda kullanılsa […]

Devamını Oku

KİŞİLİK HAKLARININ İHLALİ – I

En kısa tanımıyla kişilik hakkı, kişinin; kişiliğini oluşturan, maddi ve manevi tüm varlığı ve değerleri üzerindeki haklarıdır. Kişilik haklarının kapsamına kişinin; yaşamı, beden bütünlüğü, sağlığı, özel hayatı, şeref ve haysiyeti, sesi, fotoğrafı, ismi ve sair çok sayıda kişilik değeri girmektedir. Kişilik hakkı, Yargıtay’ın yerleşik görüşüyle de; “TMK’nın 24 ve BK’nın 49. maddelerinde belirlenen kişisel hakları, […]

Devamını Oku

NAFAKA ARTIRIMI

Türk Medeni Kanunu’nda (“TMK”) düzenlenen 4 çeşit nafakadan (tedbir nafakası, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ve yardım nafakası) bu yazımızda yoksulluk nafakası üzerinde duracağız. Yoksulluk nafakası TMK’nın 175.maddesinde “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Nafaka, sermaye veya irat şeklinde […]

Devamını Oku

MURİS MUVAZAASI NEDENİYLE TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI – II

Bir önceki yazımızda, muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasından genel hatlarıyla bahsetmiştik (Lütfen bkz…) Bu yazımızda, muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasında ihtilafın çözümü için mahkemenin yasa ve yerleşik içtihatlar uyarınca göz önünde bulunduracağı kriterlerden söz edeceğiz. Aşağıda bir örneğini alıntıladığımız yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca, ihtilafın çözümünde muvazaa ve […]

Devamını Oku

AKIL HASTALIĞI VEYA AKIL ZAYIFLIĞI SEBEBİNE DAYALI VESAYETİN SONA ERMESİ HALİNDE VASİNİN YAPMASI GEREKENLER NELERDİR?

Akıl hastalığı ya da akıl zayıflığı sebebine bağlı olarak verilen vesayet kararı, ancak yetkili Sulh Hukuk Mahkemesinin bir başka deyişle vesayet makamının kararıyla sona erer. Vesayeti gerekli kılan nedenin ortadan kalkması durumunda, ilgili Sulh Hukuk Mahkemesi vesayetin sona ermesine karar verecektir. Vesayetin sona ermesi talebini, kısıtlı ve ilgililerden her biri ileri sürebilecektir. Herhangi bir sebeple […]

Devamını Oku

VAKFIN SONA ERMESİ

Vakfın sona ermesi, çeşitli sebep ve yollarla gerçekleşebilmektedir. Bu yollar: vakfın kendiliğinden sona ermesi, vakfın mahkeme kararıyla feshedilmesi, vakfın, vakıf kuranın alacaklılarının ve saklı pay sahibi mirasçıların itirazı üzerine dağılması şeklinde sınıflandırabilir.  Türk Medeni Kanunu (“TMK”) m.116, “Amacın gerçekleşmesi olanaksız hâle geldiği ve değiştirilmesine de olanak bulunmadığı takdirde, vakıf kendiliğinden sona erer ve mahkeme kararıyla […]

Devamını Oku

NİŞAN BOZULDUĞUNDA ÇİFTLERİN ANNE VE BABASI MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİNDE BULUNABİLİR Mİ?

Nişanlanma, çiftler arasında evlenme vaadiyle kurulan bir ilişkidir. Nişanlanma ilişkisi taraflardan biri tarafından haklı sebep olsa da olmasa da bozulabilir. Evlenmeyle bozulan nişanlanma hali hariç bazı durumlarda, taraflar arasında kusur oranına göre maddi ve manevi tazminat talep etme durumu doğabilmektedir. Belirtmek gerekir ki, nişanın bozulduğunu kabul edebilmek için öncelikle nişanlılık ilişkisinin uygun şekil şartlarla kurulduğunun […]

Devamını Oku

SÖZLÜ VASİYETNAME

Daha önceki yazılarımızda resmi vasiyetnamenin (Lütfen bkz…) ve el yazılı vasiyetnamenin (Lütfen bkz…) nasıl düzenlenmesi gerektiği üzerinde durmuştuk. Bu yazımızda ise sözlü vasiyetnamenin düzenlenmesinden söz edeceğiz. Türk Medeni Kanunu (“TMK”) madde 539 ile madde 541 arasında düzenlenen sözlü vasiyetname, resmi ya da el yazılı vasiyetname düzenlenme imkanının bulunmadığı hallerde düzenlenebilecektir. Kanun koyucu TMK madde 539’da […]

Devamını Oku

YETKİ İTİRAZININ KÖTÜNİYETLİ OLARAK İLERİ SÜRÜLMESİ

Bir önceki yazımızda (Lütfen Bkz.) yetki itirazının nasıl ileri sürülebileceği hususundan bahsetmiştik. Bugünkü konumuzu ise yetkisizlik itirazının kötüniyetli olarak yapılması halinde ne olacağı bahsi oluşturmaktadır. Bu noktada özellikle usul ekonomisi ilkesi büyük önem taşımaktadır. Türk hukuk öğretisinde dava ekonomisi olarak da anılan usul ekonomisi ilkesi, genel olarak boş yere dava açılmasını, yargılama sırasında gereksiz işlemlerin yapılmasını ve […]

Devamını Oku

KİŞİLİĞİN İHLALİ VE HUKUKİ SONUÇLARI – I

Kişi, hak sahibi olabilen ve borç altına girebilen varlık olarak tanımlanabilir. Türk Medeni Kanunu’nda (“TMK”) kişilik kavramı tanımlanmamış olup öğretide çeşitli görüşler mevcuttur. Bazı müelliflerce kişilik, kişi kavramını da içerisinde barındıran daha geniş bir kavram olarak tanımlanırken; diğerleri, insanın insan olmaktan kaynaklı ve onu diğerlerinden ayıran, hukuken korunan değerler bütünü olarak tanımlamaktadır. Kişilik kavramı korunan […]

Devamını Oku