ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİ TESİSİ – II

Bir önceki yazımızda üçüncü kişilerin çocukla kişisel ilişki kurma hakkından ve bu hakkın kullanılabilmesi için gerekli şart ve kriterlerden bahsetmiştik. Bu yazımızda, söz konusu şart ve kriterleri açıklayacağız.

1. Olağanüstü Hallerin Mevcut Olması

Kanun, üçüncü kişilere, olağanüstü haller mevcutsa çocukla kişisel ilişki kurma hakkından yararlanabilmeleri imkanını tanımıştır. Olağanüstü haller kapsamına hangi durumların girebileceği ise, hakim tarafından takdir edilecektir.

Yargıtay kararları dikkate alındığında, çocuğun yukarıda sayılan üçüncü kişilerle ilişkilerini devam ettirmeye duygusal ve manevi açıdan ihtiyacı varsa, hatta çocuğun, bu kişilerle kişisel ilişki kurmadığı zaman manevi ve ahlaki gelişimi olumsuz etkilenecekse, olağanüstü hallerin mevcut olduğu ifade edilebilir. Örneğin, kocasını kaybeden bir kadının çocuğunu haklı neden olmaksızın çocuğun babaannesi ile görüştürmemesi durumunda, babaanne, mahkemeden çocukla aralarında kişisel ilişki kurulmasına yönelik bir karar verilmesini isteyebilecektir.

2. Çocuğun Menfaatinin Bulunması

Üçüncü kişilerin çocukla kişisel ilişki kurmasına izin verilmesi için, yalnızca olağanüstü hallerin varlığı yeterli değildir. Bu şekilde bir kişisel ilişkinin tesisi için, bunun, çocuğun menfaatine de uygun olması gerekmektedir. Daha açık bir ifadeyle belirtelim, üçüncü kişilerin çocukla kişisel ilişki kurmasında, kişisel ilişkiyi talep edenin duygusal ve manevi ihtiyaçlarından ziyade, çocuğun bu kişisel ilişkiden sağlayacağı menfaat önceliklendirilmektedir. Bu doğrultuda hakim, kişisel ilişki tesisinin çocuğun yararına olup olmadığını değerlendirirken; kişisel ilişkinin tesis edilmesi halinde çocuğun içinde bulunacağı yeni koşulları, kişisel ilişki kurulmasının çocuğun halihazırdaki ilişkileri üzerindeki etkiyi ve bu ilişkilere zarar verip vermediğini göz önünde bulunduracaktır.

3. Çocuğun Görüşünün Alınması

Türk Medeni Kanunu’nda, çocukla kişisel ilişki tesisinde çocuğun görüşünün alınmasını öngören bir hüküm olmasa da, Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi’nin 6. maddesi uyarınca çocuğun kişisel ilişki konusunda dinlenmesi gerektiğini ifade edebiliriz. Mahkemeler, uzman psikolog ve pedagoglar yardımıyla, çocukla kişisel ilişki kurulması konusunda çocuğu, istek, irade ve eğilimlerini tespit edebilmek amacıyla dinleyecektir.

Konuya ilişkin Yargıtay kararlarından kesitlere yer vermek gerekirse:

Yargıtay 2. HD., 2005/12054 E., 2005/14804 K.; “Küçük S____, 1999 doğumludur. Annesi ve babası boşanmışlardır, boşanma kararı ile velayeti annesine verilmiştir. Karar 10.12.2002 tarihinde kesinleşmiş, çocuğun babası 15.2.2003 tarihinde ölmüştür. Davacılar, çocuğun babaannesi ve dedesidir. Kişisel ilişki tesis edildiğinde çocuğun huzurunun tehlikeye gireceğine ve davacıların bu haklarını amacına aykırı olarak kullanacaklarına dair dosyada delil yoktur. Davacıların torunlarını görmek ve onunla uygun kişisel ilişki kurmak, torun sevgisini tatmak ve çocuğa da bu sevgiyi vermek haklarıdır. Uygun kişisel ilişki tesisi gerekirken isteğin reddi doğru görülmemiştir.”

Yargıtay 2. HD., 2016/10491 E., 2016/11696 K.; “Olağanüstü haller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde, çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı diğer kişilere ve özellikle hısımlarına da tanınabilir (TMK m. 325/1). Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle, sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK m.182/2). Baba öldüğüne göre, büyükbaba ve babaanne torunları ile kişisel ilişki kurulmasını istemekte haklıdırlar. Kişisel ilişki tesis edildiğinde çocuğun huzurunun tehlikeye gireceği ve davacıların bu hakkı amacına aykırı kullanacaklarına dair dosyada delil de yoktur. Bu sebeple davacılar ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulması isabetli ise de; kişisel ilişki çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde tanınabilir. Çocuk 2005 doğumlu olup, ilköğretim çağındadır. Her ayın birinci ve üçüncü hafta sonları Cumartesi günleri saat 09.00’dan Pazar günleri saat 17.00’ye kadar, dini bayramların ikinci günü 09.00’dan üçüncü günü 17.00’ye kadar, yarıyıl tatilinin ilk haftası ve 1-31 Temmuz tarihleri arasında gösterilen saatler arasında kişisel ilişki tesisi, küçüğün yaşı itibarıyla bedeni ve fikri gelişimini olumsuz yönde etkileyebileceği gibi, davalı annenin velayet görevini gereği gibi yerine getirmesine de engel olacaktır. Ayrıca, babanın yerine büyükbaba ve babaannenin ikame edilerek, babaya uygun olabilecek genişlikte bir kişisel ilişki düzenlemesi; Türk Medeni Kanununun 325. maddesinin düzenlenme amacına da aykırıdır. O halde, daha kısa sürelerle ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.”

Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir