TAKAS VE TRAMPA ARANSINDAKİ FARK

Takas ve trampa kavramları genellikle birbirlerini karşılayan kelimeler olarak kullanılsa da, oldukça farklı anlamlar barındırmaktadır. Takas; iki kişinin muaccel (vadesi gelmiş), karşılıklı, aynı cinsten olan borçlarını tek tarafın iradesiyle, borcu en az olanın miktarında sona erdirmeye yönelik hukuki işlemi ifade ederken trampa; bir malın diğer malla değiştirilmesi anlamına gelmektedir. Yazının konusu kavramları kısaca tanımsal olarak ifade ettikten sonra, şimdi sırasıyla takas ve trampayı detaylı olarak inceleyelim.

Takas, Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) madde 139’da “İki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebilir. Zamanaşımına uğramış bir alacağın takası, ancak takas edilebileceği anda henüz zamanaşımına uğramamış olması koşuluyla ileri sürülebilir.” şeklinde düzenlenmektedir.  Eklemek gerekir ki; yenilik doğuran bir işlem olan takasın kullanılabilmesi için bazı şartların gerçekleşmesi aranır. Takas hakkının kullanılabilmesi için, öncelikle tarafların birbirlerinden aynı cinsten (türden) alacakları olmalıdır. Aynı zamanda takası yapmak isteyenin alacağı, ifası istenebilir; borcu da ifa edilebilir olmalıdır. Ancak bu aşamada önemle belirtmek gerekir; bazı durumlarda alacakların cinsleri aynı olsa da, nitelikleri örtüşmüyorsa takasın yapılması mümkün değildir. Paranın söz konusu olduğu alacaklarda, kural olarak takas mümkünken; yabancı para borçlarında aynen ödeme kaydı varsa, takas tek taraflı bir işlem olmaktan çıkarak karşı tarafın da kabulünün zorunlu olduğu bir işlem haline gelmektedir.

Takas işleminde önemli olan bir diğer noktaysa; ihtilaflı alacaklarda takasın mümkün olup olmadığıdır. Borçlar Hukuku’nun temel ilkelerinden biri olan dürüstlük kuralına göre; takastan kurtulmak isteyen borçlunun mesnetsiz iddialarla hedefine ulaşmasını engellemek için, alacaklardan birinin ya da her ikisinin çekişmeli olması takasın yapılmasına engel değildir ve TBK m.142 uyarınca, borçlunun iflası halinde alacaklılar; alacakları muaccel olmasa bile, müflise olan borçlarını alacaklarıyla takas edebilme imkanına sahiptir.

Takas işleminin daha net anlaşılması için, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin ilgili kararını alıntılamaktayız; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 24.2.2014 T., 2011/17632 E., 2014/2693 K.; “…
Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkin davalarda Borçlar Kanunu gereğince; iki kişi karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her iki tarafın her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Bunun sonunda her iki borç, takas edilebilecekleri anda daha az olan borç tutarınca sona erer. Takas borcu sona erdiren işlemlerden olup, takas sonunda karşılıklı borçlar daha azı oranında sona erer. Takasın söz konusu olması için tarafların birbirlerine karşı aynı zamanda hem alacaklı hem de borçlu olmaları gerekir. Henüz doğmamış alacaklar takasa konu edilemez. Takas beyanında bulunabilmek için takas edenle karşı tarafın birbirlerine karşı sahip oldukları alacak ve borçların eşdeğer olması gerekir…”
şeklinde hüküm kurmaktadır.

Trampaya geldiğimizdeyse trampa, takasın aksine iki taraflı bir hukuki işlemdir. Ayrıca takasta daha çok para borçlarının sona erdirilmesi amaçlanırken trampada, taraflar ellerindeki malların birbirlerine geçmesini ve devrini amaçlamaktadırlar. TKB’nin ilgili hükümlerine göre trampada; satış sözleşmesine ilişkin kurallar kıyasen uygulanabilirken, takasta böyle bir durum söz konusu değildir.

Son olarak mahsup diğer bir adıyla sayışma, şartları sağlandığı takdirde alacak miktarında indirimi ifade ederken; takasta yukarı da detaylı olarak açıkladığımız gibi böyle bir durum söz konusu değildir.

Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir